ÖFKEYİ YUMUŞATAN İLMEKLER: ÖFKE KONTROLÜ VE ÖRGÜ ÖRMEK
- WellKnit
- 10 Tem
- 6 dakikada okunur
Öfke, hepimizin zaman zaman yaşadığı doğal bir duygudur. Ancak bu duygunun yoğunluğu arttığında ya da kontrol edilemediğinde hem kendimize hem de çevremizdekilere zarar verme riski taşır. Peki öfkeyi bastırmak yerine onu yönetmeyi öğrenebilir miyiz? Öfke kontrolü ve örgü örmek arasındaki bağlantı nedir? Örgü, sadece bir hobi değil; aynı zamanda duyguları regüle eden, zihni yatıştıran ve öfkeyi sağlıklı yollarla ifade etmeye alan açan bir pratiktir.
Bu yazıda örgü örmenin öfke kontrolüne nasıl yardımcı olduğunu bilimsel temellere dayanarak ele alacağız. Ayrıca yazının sonunda, öfkenin yükseldiği anlarda uygulanabilecek özel bir “İlmek İlmek Sakinleş” egzersizine de yer vereceğiz.
Öfke Nedir? Neden Kontrol Etmeliyiz?
Öfke, insanın doğuştan getirdiği temel duygulardan biridir. Korku, sevinç, üzüntü gibi evrenseldir ve doğası gereği tehdit algısı karşısında organizmayı savunmaya hazırlayan bir alarm sistemidir. Bu duygu, tehlike karşısında sınırlarımızı korumamıza, haksızlığa karşı sesimizi yükseltmemize ve gerekirse değişim talep etmemize olanak tanır. Yani ilk bakışta “zararlı” gibi görünse de öfke, aslında işlevsel ve gerekli bir duygudur. Asıl sorun, onun nasıl ifade edildiği ya da yönetildiğidir.
Öfke Nasıl Ortaya Çıkar?
Öfkenin ortaya çıkışını tetikleyen birçok durum vardır:
Engellenmişlik hissi (örneğin bir şeyin planladığınız gibi gitmemesi),
Adaletsizlik algısı (haksızlığa uğramak ya da tanık olmak),
Sınır ihlalleri (özel alanınıza veya değerlerinize müdahale edilmesi),
Yetersizlik ve çaresizlik duyguları,
Yoğun stres birikimi,
Travmatik deneyimlerin tetiklenmesi.
Bu gibi durumlarda beden, tehdit algısıyla birlikte sempatik sinir sistemini devreye sokar: Kalp atışı hızlanır, kaslar gerilir, nefes alma sıklaşır, göz bebekleri büyür. Tüm bu değişiklikler kişiyi “savaş ya da kaç” moduna hazırlar. Sorun şu ki, modern yaşamda karşılaştığımız öfke uyandıran durumların çoğu fiziksel bir tehlike değildir. Patronumuza bağırmak, bir arkadaşımızla fiziksel kavga etmek ya da bir nesneyi fırlatmak sosyal olarak kabul edilebilir davranışlar değildir — ve uzun vadede ilişkilerimize, işimize ve psikolojik sağlığımıza zarar verebilir.
Öfke Bastırılmalı mı, Kontrol mü Edilmeli?
Burada önemli bir ayrım vardır: Bastırmak ve kontrol etmek farklı şeylerdir. Öfkeyi bastırmak, onun varlığını inkâr etmek ve içeri hapsetmektir. Bu durum, fiziksel rahatsızlıklar (mide sorunları, baş ağrısı, tansiyon), depresyon ya da patlayıcı öfke nöbetleri şeklinde geri dönebilir. Kontrol etmek ise öfkenin farkına varmak, duyguyu kabul etmek, onu yargılamadan gözlemlemek ve ifade etmenin sağlıklı yollarını seçmektir.
Öfke kontrolü, öfkeyi yok saymak değil; onu dönüştürmeyi öğrenmektir. İşte bu noktada devreye giren yöntemlerden biri de örgü örmek gibi bedensel-ruhsal bütünlüğü destekleyen, yavaşlatıcı aktiviteler olur.
Öfke Kontrolünün Önemi Nereden Geliyor?
Kontrolsüz öfke, hem bireyin kendisine hem de çevresindekilere zarar verebilir. Bu zarar, sadece fiziksel değil; psikolojik, sosyal ve duygusal düzeyde de ortaya çıkar.
İlişkiler zarar görür: Sert sözler, bağırmak, küsme ve fiziksel şiddet gibi davranışlar yakın çevreyle olan bağı zedeler.
Karar alma becerileri bozulur: Öfke anında alınan kararlar genellikle sağlıklı düşünceden uzaktır.
İş yaşamı etkilenir: İş arkadaşlarıyla yaşanan sürtüşmeler, profesyonel imajın zarar görmesine neden olabilir.
Bedensel sağlık olumsuz etkilenir: Uzun süreli öfke birikimi bağışıklık sistemini zayıflatabilir, tansiyonu ve kalp hastalıkları riskini artırabilir.
Ruhsal denge bozulur: Sürekli öfke içinde olmak, depresyon, kaygı ve tükenmişlik sendromuna zemin hazırlar.
Dolayısıyla öfke duygusunun farkında olmak, onu yönetebilmek, uygun bir ifade biçimi bulabilmek hem kişinin ruhsal sağlığı hem de çevresiyle kurduğu ilişkiler açısından hayati önemdedir. Örgü örmek ise bu ifade biçimlerinden biri olarak hem kendini yatıştırma hem de dış dünyayla zarar vermeden bağ kurma yollarından biridir.

Örgü Örmek: Sessiz ve Etkili Bir Regülasyon Yolu
Örgü örmek; tekrar eden, ritmik ve dikkat odaklı bir aktivite olması nedeniyle zihinsel ve bedensel olarak rahatlatıcı bir etkide bulunur. Bedenle zihin arasındaki bağlantıyı güçlendirir, farkındalık (mindfulness) yaratır ve kişinin duygularını gözlemleyip dönüştürmesine yardımcı olur.
Peki bilim bu konuda ne diyor? Gelin birlikte bakalım.
Bilimsel Olarak Kanıtlanmış 10 Etki: Örgü ve Öfke Yönetimi
1. Stres Tepkisini Dindirir
Öfke anında vücut, tehdit algısına karşılık olarak stres hormonları (adrenalin ve kortizol) salgılar. Bu da kalp atış hızını artırır, kasları gerer, düşünceyi daraltır. Örgü örmek gibi tekrar eden motor aktiviteler, bu fizyolojik değişimleri tersine çevirir. Harvard Medical School tarafından yayımlanan araştırmalarda, örgünün kalp ritmini düşürdüğü ve bireyi gevşeme moduna soktuğu gösterilmiştir. Özellikle öfke kaynaklı “yüksek uyarılmışlık” durumlarında örgü, bedeni sakinleştiren doğal bir aracı işlevi görür.
2. Parasempatik Sinir Sistemini Devreye Sokar
Stres karşısında aktive olan sempatik sinir sisteminin tam zıttı, parasempatik sistemdir ve bu sistem gevşemeyi, sindirimi ve bedensel rahatlamayı teşvik eder. Dr. Herbert Benson’ın “The Relaxation Response” çalışmasına göre, tekrar eden, ritmik ve dikkat odaklı aktiviteler bu sistemi devreye sokar. Örgü örmek, tam da bu türden bir aktivitedir. Parasempatik sistemin devreye girmesiyle birlikte öfkenin tetiklediği saldırgan tepkiler yerine daha sakin ve düşünülmüş tepkiler üretilebilir.
3. Kaygıyı Azaltarak Öfke Eşiğini Yükseltir
Öfke çoğu zaman doğrudan bir tehdide değil, altında yatan kaygıya tepki olarak ortaya çıkar. Gelecek kaygısı, kontrol kaybı, reddedilme korkusu gibi durumlar, kişinin daha kolay öfkelenmesine yol açabilir. Knit for Peace’in 2019 tarihli raporuna göre, düzenli örgü pratiği yapan bireylerin %60’ında kaygı seviyelerinde belirgin bir düşüş gözlemlenmiştir. Kaygı azaldığında kişi daha az tetiklenir, daha dirençli hale gelir. Bu da öfkenin daha seyrek ve daha düşük şiddette yaşanmasını sağlar.
4. Odak Dağıtarak Anlık Tepkileri Engeller
Örgü örmek, zihni hem meşgul eder hem de belirli bir noktaya odaklar. Bir deseni takip etmek, ilmek atmak, ipi ayarlamak gibi işlemler dikkat gerektirir. Bu durum, öfke yaratan uyaranlara verilen ani tepkileri bastırmaz ama geciktirir ve değerlendirilebilir hale getirir. Dikkatin yön değiştirmesiyle, kişi ilk anda vereceği dürtüsel tepkiden uzaklaşır ve düşünmek için zaman kazanır. Bu mekanizma, özellikle öfke kontrolü konusunda zorlanan bireyler için etkili bir "dur-düşün-yanıt ver" alanı yaratır.
5. Anda Kalma (Mindfulness) Becerisini Geliştirir
Öfke çoğu zaman geçmişteki bir kırgınlıktan ya da geleceğe dair bir korkudan beslenir. Ancak örgü örerken zihin, içinde bulunduğu ana odaklanmak zorunda kalır. Bu durum, “şimdi ve burada” kalmayı öğreten farkındalık (mindfulness) pratiğinin doğal bir parçasıdır. Yapılan çalışmalarda, farkındalık temelli uygulamaların duygusal regülasyon üzerinde pozitif etkiler yarattığı, öfke patlamalarını azalttığı gösterilmiştir. Örgü örmek de farkında olmadan bu sürece hizmet eder.
6. Duygusal Boşalma (Katarsis) Sağlar
Psikolojik anlamda “katarsis”, kişinin bastırdığı ya da ifade edemediği duyguları güvenli bir yolla dışa vurması anlamına gelir. Örgü, konuşmanın mümkün ya da uygun olmadığı durumlarda bile duyguları işlemeye imkân tanır. Özellikle öfke gibi güçlü ve bazen suçluluk duygusuyla birleşen duygular, ilmeklere aktarılabilir. Bu yolla kişi hem ifade etmiş olur hem de duygusal yükünü hafifletir. Terapi süreçlerinde yaratıcı sanat uygulamalarının kullanılmasının temel nedeni de budur.
7. Dopamin ve Serotonin Salgısını Artırır
Örgü örmek, sadece stres azaltıcı değil; aynı zamanda nörokimyasal düzeyde de iyilik hali yaratan bir faaliyettir. Beyinde dopamin (ödül ve haz) ve serotonin (denge ve mutluluk) hormonlarının salgılanmasını teşvik eder. Neuroscience & Biobehavioral Reviews dergisindeki bulgular, el işi aktivitelerinin bu hormonları artırarak duygu durumunu düzenlediğini ve öfke gibi aşırı duygusal tepkileri yatıştırdığını ortaya koymaktadır. Bu biyolojik etki, örgünün terapötik gücünü bilimsel zemine taşır.
8. Yansıtmalı İfade İmkânı Tanır
Sözlü ifade herkes için kolay değildir. Kimi insanlar öfkesini dile getirmekte zorlanır; ya bastırır ya da bir anda patlayarak dışa vurur. Örgü, kişiye duygularını “yansıtarak” ifade etme şansı sunar. Seçilen renkler, desenler, ip dokusu ve motifler kişinin içsel dünyasının dışa vurumudur. Bu tür ifade biçimleri, hem kişi için hem de terapötik ortamlarda danışman için duygunun analiz edilmesini kolaylaştırır. Dolayısıyla örgü sadece el becerisi değil, duygusal bir iletişim aracı olarak da işlev görür.
9. Zihinsel Duraklama ve Refleksiyon Sağlar
Öfke çoğunlukla ani ve tepkisel bir duygudur. Kişi bu duygunun etkisindeyken sağlıklı düşünmekte zorlanır. Örgü örmek, bireye zihinsel bir “duraklama” sağlar. Eller çalışırken zihin rahatlar, düşünceler düzene girer. Bu süreçte kişi yaşadığı öfkenin nedenlerini, alternatif tepkilerini ve duygusal ihtiyaçlarını daha açık şekilde fark edebilir. Örgü bu anlamda bir “ara durak” gibidir; krizle tepki arasına sağlıklı bir boşluk yerleştirir.
10. Öz-Düzenleme Becerisini Güçlendirir
Öz-düzenleme, bireyin duygularını, düşüncelerini ve davranışlarını kontrol edebilme kapasitesidir. Baumeister’in Öz-Düzenleme Teorisi’ne göre bu kapasite, tıpkı bir kas gibi, düzenli kullanıldıkça güçlenir. Örgü gibi sabır, dikkat ve süreklilik isteyen aktiviteler, bu kası çalıştırır. Örgü örmeyi öğrenmek, hataları düzeltmek, bir projeyi tamamlamak öz-disiplin gerektirir. Bu becerilerin gelişmesi, öfke anında kendini kontrol edebilen, duygularını daha dengeli ifade edebilen bireyler yaratır.
Tüm bu bilimsel etkiler, örgü örmenin sadece el becerisi geliştiren değil; aynı zamanda ruh sağlığını koruyan ve duygusal dengeyi destekleyen güçlü bir araç olduğunu ortaya koymaktadır. Özellikle öfke gibi zorlayıcı duygularla baş etmede örgüyü bir “kendini yatıştırma ritüeli” olarak kullanmak, bireye hem içsel huzur hem de sosyal uyum kazandırır.
Klinik Gözlemler ve Gerçek Hayattan Örnekler
Psikoterapistler, özellikle Borderline kişilik bozukluğu, dürtü kontrol zorluğu veya öfke patlamaları yaşayan bireylerde örgü gibi yapısal aktivitelerin önemli bir destekleyici unsur olduğunu belirtiyor. Hatta bazı psikiyatri kliniklerinde “sanatla terapi” seanslarında örgü gruplarına da yer veriliyor. Bu kişiler, öfke patlamaları yaşadıkları anlarda örgüye yönelerek duygularını daha sağlıklı ifade etmeyi öğreniyor.
İLMEK İLMEK SAKİNLEŞ: ADIM ADIM BİR ÖFKE DÜZENLEME EGZERSİZİ
Bu egzersiz, ani öfke yükselmesi hissettiğinizde uygulanabilecek bir örgü temelli farkındalık çalışmasıdır.
Hazırlık:
Sessiz ve sakin bir ortam seçin.
Basit bir örgü projesi (düz örgü gibi) hazırda bulunsun.
Rahat bir şekilde oturun.
Adım 1: Fark Et
Gözlerinizi kapatın. Vücudunuzda öfkenin nerede olduğunu fark edin: Yumruklarınız sıkılı mı? Nefesiniz hızlı mı? Omuzlarınız gergin mi? Bunları yargılamadan gözlemleyin.
Adım 2: İlmekle Nefes Al
Her ilmekte bir nefes alın. İlmeği şişe geçirirken nefes alın İpi dolarken nefesi tutun İlmeği çekip örerken nefes verin
Bu ritmi birkaç dakika boyunca sürdürün. İlmeklerinizin temposu nefesinize eşlik etsin.
Adım 3: Duyguyu Tanımla
Öfkenizi sessizce adlandırın: “Kızgınım.” “Hayal kırıklığı yaşıyorum.” Sadece fark edin ve kabul edin. İlmeklerle bu duyguyu dönüştürdüğünüzü hayal edin.
Adım 4: Gözlemle
5 dakika sonra kendinize şu soruları sorun:
Duygumun yoğunluğu değişti mi?
Şimdi ne hissediyorum?
Bu duyguyu farklı ifade etmenin bir yolu olabilir mi?
Adım 5: Teşekkür Et
Kendinize bu alanı tanıdığınız için teşekkür edin. İlmeklerinizi bir “öfke günlüğü” gibi düşünün. Onlar artık duygularınızın güvenli bir yansıması.
Sonuç: Her İlmekte Bir Duraklama Hakkı
Öfkeyi bastırmak değil, anlamak ve dönüştürmek önemlidir. Örgü örmek, bu dönüşüm için pratik, sessiz ama çok etkili bir araçtır. Duygularınızı bastırmadan, kimseye zarar vermeden ifade etmenin yollarından biri olarak örgüyü düzenli hayatınıza dahil edebilirsiniz. Çünkü her ilmek, bir nefes; her motif, bir duygunun dilidir.
Kaynakça:
Benson, H. & Klipper, M. Z. (1975). The Relaxation Response
Neuroscience & Biobehavioral Reviews, 2015.
Baumeister, R.F., et al. (2007). Self-Regulation Theory.
Art Therapy: Journal of the American Art Therapy Association, 2012.
American Journal of Public Health, 2010.
APA CBT Manuals – Cognitive Behavioral Interventions for Anger.
Comments