KENDİNİ SABOTE ETMEK: İLMEK İLMEK UMUTSUZLUK VE YENİDEN BAŞLAMA CESARETİ
- WellKnit

- 9 Haz
- 7 dakikada okunur
Kendini sabote etmek… Belki de hayatta en sık yaptığımız ama en az fark ettiğimiz davranışlardan biri. İçimizde bir ses, başarıyı hak etmediğimizi fısıldar. Bir diğeriyse, “zaten yapamazsın” diyerek elimizi kolumuzu bağlar. İşte tam da bu noktada, zihinsel blokajlarımız ve içsel çatışmalarımızla yüzleşmemizi sağlayan yaratıcı bir terapi yöntemi devreye giriyor: örgü. Bu yazıda “kendini sabote etme”nin derinliklerine inecek, örgü ve duygusal iyileşme arasındaki güçlü bağları keşfedeceğiz.

Kendini Sabote Etmek Ne Demektir?
Kendini sabote etmek, kişinin bilinçli ya da bilinçdışı olarak kendi başarı şansını baltalayan davranışlarda bulunmasıdır. Bu, dışarıdan anlaşılması zor ama içten içe tanıdık gelen bir süreçtir. Bir şeyi çok istemene rağmen, kendini hep bir adım geride tutarsın. Sanki bir güç seni geri çeker gibi. İşte o güç, çoğu zaman kendi iç sesin ve öğrenilmiş düşünce kalıplarındır.
Psikoloji literatüründe “kendini sabote etme” davranışı genellikle öz yeterlik eksikliği, düşük benlik saygısı, değersizlik duygusu, başarı korkusu veya değişime direnç gibi içsel dinamiklerle açıklanır. Kişi çoğu zaman farkında olmadan bu davranışı sürdürür. Bir işi son ana bırakmak, sürekli plan yapıp uygulamamak, gereksiz detaylarda boğulmak ya da başlamadan vazgeçmek... Bunlar, kendini sabote etmenin sessiz ama çok yaygın örnekleridir.
Kendini sabote etmek bazen de başarıyı hak etmediğine inanmak ile ilgilidir. Kişi, bilinç dışında başarıya ulaşırsa buna layık olmadığını, “gerçek yüzünün” ortaya çıkacağını düşünür. Bu da başarıdan kaçınmak için bilinçli olmayan bir motivasyon yaratır. Sanki kendini “korumak” ister ama aslında kendi önüne duvarlar örer.
En tehlikeli olanı ise bu döngünün alışkanlık haline gelmesidir. Kişi her başarısızlıkta iç sesine hak verir, "Ben zaten yapamam" inancını daha da güçlendirir. Böylece sabote davranışlar bir savunma mekanizması gibi görünmeye başlar.
Ancak bu döngüyü fark etmek, onu kırmanın ilk ve en güçlü adımıdır. Ve kimi zaman bu farkındalık, bir ipliğin ucundan tutarak başlar—çünkü örgü gibi üretici ve yavaş ilerleyen bir eylem, kendi içimize bakmamız için eşsiz bir alan sunar.
“Bunu Bitiremem” Düşüncesi Nereden Gelir?
“Başlayacağım ama bitiremem ki…” Bu cümle sana tanıdık geliyor mu? Pek çoğumuz bir işe başlarken ya da ortasındayken içimizde beliren bu sesle mücadele ediyoruz. Aslında bu düşünce, yüzeyde sadece bir özgüven eksikliği gibi görünse de, altında oldukça derin psikolojik kökenler barındırır.
Öncelikle, bu tür düşüncelerin kaynağı çoğu zaman çocukluk dönemine uzanır. Küçük yaşlarda sık sık eleştirilen, başarıları takdir edilmeyen ya da sürekli yetersiz hissedilen bireylerde zamanla “ne yaparsam yapayım, yeterli olmayacak” inancı gelişebilir. Bu inanç da ilerleyen yaşlarda bireyin büyük ya da küçük fark etmeksizin birçok girişimi başlamadan bırakmasına neden olabilir.
Bir diğer sebep ise mükemmeliyetçilik ve başarısızlık korkusudur. Eğer kişi, yaptığı her işin kusursuz olması gerektiğine inanıyorsa, mükemmel olmayan her adım ona başarısızlık gibi gelir. Bu da bireyi harekete geçmekten alıkoyar. “Nasıl olsa istediğim gibi olmayacak” düşüncesiyle süreç başlamadan sonlanır.
Bu noktada önemli olan, bu düşüncenin gerçeği yansıtmadığını fark etmek ve bununla mücadele edebilmek için küçük, sürdürülebilir adımlar atmaktır. İşte tam da bu yüzden örgü gibi ritmik, sonuç odaklı olmayan ama üretken bir uğraş, bu kalıplaşmış düşünceyle yüzleşmek için mükemmel bir araç olabilir.
Örgü ve Kendini Sabotaj: Duygular İlmeklerde Gizli
Örgü örmek sadece bir hobi değil, aynı zamanda kişinin kendi iç dünyasıyla kurduğu sessiz bir diyalogdur. Her ilmekte bir duygu gizlidir. Yorulduğunda bırakmak istemen, örneğin hatalı olduğunu düşünüp sökmek istemen… Bunların hepsi bilinçdışı sabotajın somut örnekleridir.
Psikoloji ve örgü arasında kurulan bu bağ sayesinde, kişi örerken zihinsel süreçlerini fark eder. Örgü, bireyin üretkenliğini gözle görülür şekilde ortaya koyar. Bu da özgüveni artırır, yetersizlik hissini dönüştürmeye yardımcı olur.
Her İlmek Bir Mesaj: Zihinsel Blokajları Tanımak
Bazı günler örgüye başlarsın ama birkaç ilmekten sonra devam etmek istemezsin. Belki ördüğün deseni beğenmezsin, belki bir anda yorgunluk gelir ya da dikkatini toparlayamazsın. Aslında bu durum sadece elinde tuttuğun iplikle ilgili değildir. Bu küçük anlar, zihinsel blokajların görünür hâle geldiği yerlerdir.
Zihinsel blokajlar, kişinin yaratıcı ve üretici potansiyelini sınırlayan içsel engellerdir. Genellikle fark edilmezler ama etkileri oldukça yoğundur. “Yetersizim”, “Zaten kimse beğenmeyecek”, “Bir şey üretsem ne olacak ki?” gibi düşünceler, çoğu zaman birer otomatik içsel kayıttır. Çocukluktan, başarısız deneyimlerden, sosyal karşılaştırmalardan beslenir. Ve zamanla kişinin ilerlemesini durduran görünmez bir duvara dönüşür.
İşte örgü burada sadece bir hobi değil, zihinsel durumların aynası hâline gelir. İlmek atarken yaşanan tıkanmalar, ipi bırakma isteği, dikkat dağınıklığı gibi deneyimler, zihinsel blokajın fiziksel tezahürüdür. O anlarda kendine şu soruları sorabilirsin:
“Şu anda neden sıkıldım?”,
“Neyi yapamayacağımdan korkuyorum?”,
“Beni durduran iç ses ne söylüyor?”
Bu sorular, bilinçaltında sessizce işleyen sabotaj mekanizmalarını görünür kılmak için ilk adımı oluşturur. Ve işin güzel yanı şu: Her fark edilen blokaj, çözülmeye başlamış bir düğüm gibidir.
Örgüdeki her ilmek bir mesaj taşır. Kimi zaman “Devam et”, kimi zaman “Burada bir şey var, bakmalısın” der. Eğer bu mesajları dikkatle dinlersen, sadece bir atkı değil, zihninde yeni yollar da örmeye başlarsın. Her ilmek, içsel tıkanıklıkları çözmek için bir anahtar olabilir. Yeter ki ipliği değil, kendini anlamak için ilmek at.
Sabotajı Fark Et, İlmeği Değiştir: Nasıl Yeniden Başlanır?
Kendini sabote ettiğini fark etmek, sandığından çok daha büyük bir adımdır. Çünkü çoğu zaman bu davranış kalıpları o kadar otomatikleşmiştir ki, fark edilmeden bir rutine dönüşür. Ancak bu döngüyü kırmak için önce fark etmek, sonra da yeniden başlama cesaretini göstermek gerekir. İşte bu noktada kendine şu soruyu sorabilirsin: “Ben gerçekten başarısız mıyım, yoksa kendi yoluma taş mı koyuyorum?”
Bu farkındalık anı, örgüdeki bir yanlış ilmeği fark ettiğin ana benzer. O ilmeği geri sökmeden devam edersen, desen bozulur. Ama geri dönüp düzeltirsen, örüntü yeniden güzelleşir. Hayat da aynıdır. Hatalar, yarım kalan işler, ertelemeler… Hepsi düzeltilebilir. Yeter ki ipin ucunu bırakma.
Yeniden başlamak için öncelikle küçük ve ulaşılabilir hedefler belirlemek önemlidir. “Bugün sadece beş dakika ayıracağım”, “Bu hafta sadece ilk adımı atacağım” gibi somut hedefler zihinsel blokajı hafifletir. Ayrıca başarıyı tanımlama biçimini değiştirmek de gerekir. Başarı yalnızca sonuca ulaşmak değildir; bazen sadece vazgeçmemektir.
Kendine karşı şefkat geliştirmek de bu süreçte hayati bir adımdır. Sabote eden ses genellikle eleştireldir: “Yine beceremedin.” Buna karşılık, senin ihtiyacın olan ses şudur: “Denemeye devam ediyorsun ve bu çok değerli.”
Örgü örerken nasıl ki her iplik birbiriyle bağlantılıysa, iç dünyamızdaki her düşünce de bir sonraki adımı şekillendirir. İlmeği değiştirmek, zihni değiştirmeye; yeniden başlamak ise kendine inancı yeniden kurmaya benzer.
Unutma, ipi yeniden eline almak, dağınıklığı düzeltmeye çalışmak değil; kendi yolculuğuna yeniden sahip çıkmaktır.
Yaratıcılığın Önündeki Engelleri Nasıl Aşarsın?
Yaratıcılık, sadece sanatçılara ya da "ilham gelenlere" ait bir ayrıcalık değildir.
Hepimizin içinde yaratıcı bir kıvılcım vardır. Ancak zamanla bu kıvılcım, hayatın koşturmacasında, iç eleştirilerde, geçmiş başarısızlıklarda gölgede kalabilir. İşte burada devreye yaratıcılığın önündeki engeller girer. Bunlar arasında en yaygın olanları: mükemmeliyetçilik, motivasyon eksikliği, karşılaştırma tuzağı ve içsel eleştirmen sesidir.
İlginçtir, bu engeller çoğu zaman zihinsel değil, duygusaldır. “Yaptığım yeterince iyi değil”, “Zaten başkaları daha iyisini yapıyor”, “Kimse beğenmeyecek” gibi düşünceler üretimin önüne görünmez duvarlar örer. Bu duvarlar, ne kadar yaratıcı olursan ol, seni harekete geçmekten alıkoyar.
Peki nasıl aşılır bu engeller?
İlk adım, üretiyor olmanın değerini hatırlamaktır. Sonuç değil süreç odaklı olmak; kendini bir şey yaratmanın iyileştirici gücüne bırakmak... Örgü, bu noktada güçlü bir metafor ve araçtır. Çünkü örgüde ilmekler hızlıca şekillenmez, zaman ister. Ama her yeni ilmek, zihinsel ve duygusal olarak da ilerlediğinin bir kanıtıdır.
Ayrıca yaratım sürecine oyun gibi yaklaşmak, hata yapmayı olağan görmek, kendine karşı şefkatli olmak yaratıcı akışın önünü açar. Unutma, yaratmak cesaret ister. Ve sen her defasında ipi eline aldığında, o cesareti gösteriyorsun demektir.
Örgü ile Duygusal İyileşme: İlmek İlmek Güçlenmek
Duygusal iyileşme; zaman, sabır ve içsel bir yolculuk gerektirir. Bu yolculuk bazen sessiz olur, kelimelere dökülemez. İşte bu sessizlikte, ellerinle yaptığın şeyler –özellikle de örgü gibi ritmik, tekrarlayan ve üretken bir uğraş– bir tür duygusal ifade biçimine dönüşür. İlmekler, söylenemeyenlerin dili olur.
Örgü örerken zihninde dönüp duran düşünceler yavaşlar, bedeninle temas kurarsın. Kalp atışların sakinleşir, nefesin düzenlenir. Tüm bunlar parasempatik sinir sistemini aktive eder ve bedenine “güvendeyim” mesajı gönderir. Bu da tam anlamıyla bir duygusal iyileşme anıdır.
Travmalarla, hayal kırıklıklarıyla ya da kendine yönelmiş sert eleştirilerle başa çıkmaya çalışırken bazen konuşmak, analiz etmek, çözüm üretmek yetersiz kalabilir. O zaman çözüm, ellerini hareket ettirmekte, duyguyu ilmeğe dönüştürmekte gizlidir. Bu, kontrollü bir üretim süreci sunar ve kişi kendi duygularını yönetme gücünü yeniden kazanır.
Araştırmalar, örgü gibi el işi faaliyetlerinin depresyon ve anksiyete üzerinde olumlu etkiler yarattığını, stres hormonlarını azalttığını ve ruh halini düzenlediğini gösteriyor. Üstelik örgü sırasında yaşanan “akış deneyimi”, kişinin anda kalmasını sağlar. Anda kalmak ise hem zihinsel hem de duygusal olarak güçlenmenin temelidir.
Her ilmekte biraz umut, biraz iyileşme, biraz da kendinle yeniden kurduğun bağ vardır. Unutma, her iplik düğüm çözmek için değil; bazen sadece yeniden bağ kurmak için vardır. Ve her yeni ilmek, senin gücünün sembolüdür.
Kendini Sabote Etmeyi Bırakmak İçin Günlük Uygulamalar
Kendini sabote etmek, fark edilmediğinde bir yaşam tarzına dönüşebilir. Bu nedenle bu döngüyü kırmanın en etkili yolu, günlük farkındalık pratikleriyle küçük ama sürdürülebilir adımlar atmaktır. Tıpkı örgüde olduğu gibi… Her gün sadece birkaç ilmek atsan bile, zamanla büyük bir örgü ortaya çıkar. İşte zihinsel ve duygusal dönüşüm de böyle gerçekleşir.
İlk adım: Sabotaj kalıplarını yazıya dökmek. Gün içinde hangi anlarda kendini ertelediğini, hangi bahaneleri ürettiğini, nasıl düşündüğünü not almak, bilinçdışını bilince çıkarmanın güçlü bir yoludur. Örneğin bir deftere şu cümleyle başlayabilirsin: “Bugün kendimi nasıl engelledim?” Ardından ise “Bunun yerine ne yapabilirdim?” sorusuyla düşünceyi yeniden çerçeveleyebilirsin.
İkinci adım: Olumlama ve şefkat cümleleri. “Ben yavaş da olsam ilerliyorum”, “Hatalarım insan olmamı gösterir”, “Bugün kendime iyi davranmayı seçiyorum” gibi cümleler iç sesini yeniden programlamana yardımcı olur. Bu cümleleri örgü örerken zihninden geçirmek, zihinsel bir meditasyona dönüşebilir.
Üçüncü adım: Örgü hedef takibi. Büyük bir projeye değil, minik bir hedefe odaklan. “Bu hafta 5 sıra öreceğim” gibi ulaşılabilir hedefler, erteleme alışkanlığının önüne geçer. Hedefini tamamladıkça özgüvenin beslenir, “başarı hissi” içselleşir.
Son olarak: Kendine sabır göster. İçinde yıllardır büyümüş bir sabotaj mekanizmasını bir günde değiştiremezsin. Ama her gün küçük bir ilmek atarak, düşüncelerini yeniden örmeye başlayabilirsin. Ve unutma, her yeni uygulama, kendine attığın bir destek düğümüdür.
SONUÇ: HER İLMEKLE KENDİNİ YENİDEN YAZABİLİRSİN
Kendini sabote etmek, sessiz bir dil konuşur. Kimi zaman ertelemelerle, kimi zaman “nasıl olsa bırakırım” düşüncesiyle. Ancak bu döngü kırılabilir. Örgü, hem zihinsel hem duygusal farkındalık kazandırarak bu döngüden çıkmanın güçlü bir yoludur. Unutma, her ilmek aslında içindeki umudu, cesareti ve iyileşme isteğini görünür kılar. Kendinle barışmak, yeniden başlamak ve üretmek için… sadece bir ilmek at.
KAYNAKÇA
Harvard Medical School (2020). Knitting and Mental Health.
Psychology Today. Self-Sabotage: Why We Do It and How to Stop.
WellKnit Blog (2024). Örgü Örmenin Zihinsel ve Psikolojik Faydaları.
Positive Psychology Center (2023). Creative Expression as Emotional Healing.
Siegel, D. J. (2012). The Mindful Brain.



Yorumlar