top of page

ÖRGÜ VE DUYGU GÜNLÜĞÜ: YARATICILIKLA KENDİNİ İFADE ETMENİN YOLU

Her birimiz gün içinde onlarca duygudan geçeriz. Sabah bir umutla uyanır, gün içinde bir haberle kaygılanır, akşam bir arkadaş mesajıyla mutlu olabiliriz. Ancak çoğu zaman bu duygular zihnimizin arka planında kalır. Fark edilmez, bastırılır, unutulur ya da yanlış yönlendirilir. Oysa fark edilmemiş bir duygu, zamanla zihinsel yük hâline gelir. İşte bu noktada duyguların fark edilmesi, tanınması ve güvenli bir şekilde dışa vurulması ruh sağlığımız açısından hayati önem taşır. Peki, örgü ve duygu günlüğü tutma, yaratıcı duygusal iyileşme arasındaki bağlantılar neler olabilir?

Duygularımızı Neden Günlük Tutarak İfade Etmeliyiz?


Duygular, yalnızca geçici hisler değil; bedenimizle ve zihnimizle sıkı sıkıya bağlantılı, kökleri geçmiş yaşantılarımıza dayanan derin içsel mesajlardır.


Psikolojide bu süreç duygusal farkındalık olarak adlandırılır. Duygusal farkındalığı yüksek bireyler, içsel dünyalarını daha iyi tanır, tepkilerini daha bilinçli yönetebilir ve ilişkilerinde daha sağlıklı iletişim kurarlar (Goleman, 1995).


İşte bu farkındalığı geliştirmek için en etkili yollardan biri: duygu günlüğü tutmaktır.


Yazmak neden bu kadar güçlü?


Kâğıda dökülen bir cümle, zihinde dönüp duran onlarca düşüncenin sadeleştirilmiş halidir. Yazmak, düşünceyi somutlaştırır; ona bir şekil, bir sınır ve bir anlam kazandırır. Özellikle duygular söz konusu olduğunda yazmak, onları adlandırmak, kabul etmek ve regüle etmek için etkili bir araçtır.


Amerikalı psikolog James Pennebaker’ın yaptığı uzun soluklu çalışmalarda, düzenli duygu günlüğü tutan bireylerin bağışıklık sistemlerinin daha güçlü olduğu, depresyon ve anksiyete belirtilerinin azaldığı gösterilmiştir. Pennebaker, özellikle bastırılmış duyguların ifade edilmesinin, psikolojik rahatlama ve bedensel iyileşmeyi desteklediğini belirtir (Pennebaker, 1997).


Ancak bazı duygular vardır ki kelimelere sığmaz…


Yazmak yerine örmek ne kazandırır?


Bazen insan ne hissettiğini bilmez, bazen de bilir ama anlatamaz. İçindeki sıkışıklığı ifade edecek bir sözcük bulamazsın. İşte bu anlarda yazmak yetersiz kalabilir. Çünkü bazı duygular konuşulmaz, yazılmaz; sadece hissedilir.


İşte bu yüzden, yaratıcı duygu günlüğü fikirleri arasında yazı dışı yöntemler gitgide önem kazanmaktadır. Bunların başında da örgüyle terapi gelir. Örgü örmek, sadece bir hobi değil; aynı zamanda bir ifade biçimidir. Renklerin, motiflerin, dokuların dili vardır. Her ilmek, bir duygunun sessiz çığlığı ya da huzurlu nefesidir.


Örgüyle duygularını ifade etmek, özellikle kelimelere dökülmesi zor olan duygularla baş etmek için benzersiz bir yoldur. Elinizdeki ipliğe, o gün hissettiğiniz duygunun rengini verirsiniz. Kaygılıysanız griyi seçersiniz. Huzurluysanız mavi. Her gün birkaç ilmek örerek, duygularınıza alan açarsınız. Kelimelere dökemediğiniz içsel karmaşayı, motiflerle dışa vurursunuz.


Bu süreç, hem zihinsel hem duygusal rahatlama sağlar. Aynı zamanda mindfulness ve el işleri pratiğini bir araya getirir. Yani farkında olarak, anda kalarak yapılan el emeği ile zihnin dinginleşmesini destekler.


Yazılı günlük ve Örülü günlük Arasındaki Fark

Özellik

Yazılı Günlük

Örgü Günlüğü

Temsil Aracı

Kelime

Renk, desen, doku

İfade Şekli

Doğrudan (duygu anlatımı)

Dolaylı (duyguyu yansıtma)

Zihinsel Etki

Netleştirme, iç görü

Meditatif rahatlama, ifade özgürlüğü

Fiziksel Yansıma

Yazı (soyut)

Somut bir nesne (atkı, pano, battaniye)

Terapiye Katkısı

Duygu tanıma ve anlama

Duygu düzenleme, odaklanma, kendilik

Yazı yazarken kendinizi ifade edersiniz. Örgü örerken ise içinizdeki duyguyu adeta bir tuvale yansıtır gibi dışa çıkarırsınız. Üstelik ortaya çıkan her örgü parçası, sizin iç dünyanızı taşıyan eşsiz bir hatıraya dönüşür.


Duygu günlüğü neden süreklilik gerektirir?


Duygusal farkındalık tek seferlik bir fark etme anı değil; sürdürülebilir bir içsel alışkanlıktır. Tıpkı fiziksel olarak formda kalmak için düzenli egzersiz yapmamız gerektiği gibi, duygusal olarak da sağlıklı kalmak için hislerimizi düzenli olarak gözlemlemeli ve ifade etmeliyiz.


Bu nedenle ister yazılı ister örülü olsun, duygu günlüğü tutmak bir öz bakım pratiğine dönüşmelidir. Özellikle psikolojik rahatlama için örgü günlüğü, düzenli yapıldığında hem yaratıcı hem de iyileştirici bir ritüele dönüşür.


Örgüyle Duygu Günlüğü Tutmak Ne Demek?


örgü ören ve yazı yazan kadın
Duygularımı nasıl örgü ile ifade edebilirim?

Duygular genellikle sessizdir. Bazen içimizde dolanır durur, bazen ise tüm gün zihnimizi meşgul eder ama bir türlü somutlaştırılamaz. Kelimelere dökmekte zorlandığımız bu duygular, çoğu zaman bastırılır ya da göz ardı edilir. Oysa her duygu, görünmek ve anlaşılmak ister. İşte burada devreye alternatif ifade yolları girer. Örgüyle duygu günlüğü de tam olarak bu ihtiyaca cevap veren yaratıcı ve şefkatli bir yöntemdir.



Kavramsal Tanım: Duyguları Renk, Desen ve Doku ile Anlatmak


Örgüyle duygu günlüğü, klasik yazılı günlüklerin renkli ve yaratıcı bir versiyonudur. Ancak burada kullanılan araçlar kalem ve defter değil; ip, şiş, renkler ve ilmeklerdir. Her renk bir duyguyu, her motif bir ruh hâlini, her doku bir yaşantıyı temsil eder. Yani bu günlük, sadece duyguların anlatıldığı değil; aynı zamanda örülerek hissettirilip şekillendirildiği bir süreçtir.


Bu yöntem; “duygularımı nasıl örgüyle ifade edebilirim?” sorusuna hem yaratıcı hem de şefkatli bir cevap sunar. Örneğin:


  • Güne huzurla başladıysan, o günü mavi tonlarında düz örgüyle ifade edebilirsin.

  • Yoğun bir gün yaşadıysan, kırmızı iplikle birkaç sıra sıkı ilmek atabilirsin.

  • Kararsız ve dağınık hissettiğinde, değişken motifler ve karışık renk geçişleri kullanabilirsin.


Her bir örgü parçası, sana özel duygusal bir kodlama sistemi gibi çalışır. Zamanla bu parçalar bir araya gelerek senin içsel dünyanı temsil eden benzersiz bir anlatıya dönüşür.


Psikolojik Altyapısı: Terapötik Etkiler


Örgüyle duygu günlüğü tutmanın arkasında güçlü psikolojik temeller vardır. Bu süreç, hem duygusal ifade hem de duygusal düzenleme açısından oldukça etkilidir. Psikolojide bu tür yaratıcı ifade yöntemleri “sanatla terapi” ya da “yaratıcı sanat terapileri” başlığı altında incelenir. Bu yöntemler; bireyin içsel deneyimlerini yaratıcı yollarla dışa vurmasını sağlayarak, ruhsal bütünlüğü destekler.


Örgüyle terapi, özellikle duyguların doğrudan ifade edilmesinin zor olduğu durumlarda rahatlatıcı bir köprü görevi görür. Travma, kayıp, stres ya da içsel karmaşa yaşayan bireyler için bu tür sessiz ama güçlü ifade yolları, güvenli bir çıkış sağlar.


Araştırmalar, özellikle el emeğine dayalı, tekrarlayan, ritmik aktivitelerin (örneğin örgü, tığ işi, nakış gibi) beyindeki stres merkezlerini sakinleştirdiğini ve parasempatik sinir sistemini aktive ettiğini ortaya koymuştur (Knit for Peace, 2019; Corkhill et al., 2014). Bu da örgüyü hem zihinsel hem bedensel düzeyde terapötik bir etkinlik haline getirir.


Renklerin Psikolojisiyle Derinleşen Anlatım


Renkler, duyguların en eski anlatım araçlarındandır. Her bir rengin psikolojik etkisi farklıdır. Örneğin:


  • Sarı, içsel neşeyi ve canlılığı temsil eder.

  • Mavi, huzuru ve dinginliği çağrıştırır.

  • Kırmızı, tutku, enerji ve bazen öfkeyi simgeler.

  • Gri, belirsizlik ve içe kapanıklıkla ilişkilidir.

  • Yeşil, umut ve yenilenmenin rengidir.


Bu renkleri örgüde bilinçli bir şekilde kullanmak, bireyin kendi duygularına hem mesafe hem yakınlık kurmasına yardımcı olur. Duygulara dokunur, onları iplikle işler, her bir ilmeğe içsel bir anlam yükleriz. Bu nedenle örgü ile duygu günlüğü tutmak, aynı zamanda bir “renkli öz farkındalık pratiği”dir.


Neden Yazmak Yerine Örmek?


Bazı bireyler için yazı yazmak oldukça zorlayıcı olabilir. Özellikle çocukluk travmaları, bastırılmış duygular ya da anlatılamayan yaşantılar söz konusu olduğunda, yazmak tetikleyici olabilir. Bu tür durumlarda örgü, daha güvenli bir ifade alanı yaratır.


Örgü örerken duygu, sözcüğe dönüşmeden doğrudan somutlaşır. Kelimelerden bağımsız bir anlatım alanı sunar. Üstelik bu ifade, sadece birey için değil; isterse çevresindekilerle paylaşılabilir, anlatılabilir ya da gizli tutulabilir. Yani örgüyle tutulan duygu günlüğü hem içsel hem sosyal bir iletişim köprüsüdür.


Örgü ile Duygu Günlüğü Nasıl Tutulur?


Bir duygu günlüğü örmek için şu adımları takip edebilirsiniz:


1. Duygu Renk Skalası Oluşturun

Hangi duyguyu hangi renk temsil edecek? Örneğin:


  • Sarı: Neşe, umut

  • Mavi: Huzur, yalnızlık

  • Kırmızı: Sevgi, özlem

  • Gri: Kaygı, kararsızlık

  • Yeşil: Yenilenme, umut


2. Günlük Ya Da Hissettiğinizde İlmek Atın


Her gün bir kaç dakika ayırarak o gün baskın olan duygunuzu belirleyin ve o renkle bir satır ya da motif örün. Bunu örneğin bir atkı, battaniye ya da duvar panosunda toplayabilirsiniz.


3. Motiflerle Şekil Verin


Sadece renk değil, motif de duygu taşıyabilir. Kalp şekli, sarmal, zigzag, düz ilmek… Her biri farklı anlamlar taşıyabilir. Kendi duygu-motif sözlüğünüzü oluşturabilirsiniz.


Bu süreç duygularımı nasıl örgüyle ifade edebilirim sorusunun kişisel cevabını oluşturmanıza yardımcı olur.


Örnekler: İlmek İlmek Duygular


Bir kullanıcı şu şekilde duygu günlüğü oluşturmuş olabilir:

  • Pazartesi: Kaygılı hissetti, gri tonlarla küçük bir kare motif ördü.

  • Salı: Arkadaşlarıyla güzel vakit geçirdi, sarı renkli düz ilmekli bir satır ekledi.

  • Çarşamba: İçine kapanık hissetti, mavi iplikle spiral desen çalıştı.


“Bugün kendimi nasıl hissettim?” sorusunun cevabını her gün bir ilmekle verin. Böylece zaman içinde yaratıcı duygu günlüğü fikirleri ile dolu renkli ve anlamlı bir örgü eseri ortaya çıkar.


Neden Örgü? Meditasyon, Farkındalık ve Duygusal Rahatlama


Duyguların bastırıldığı değil, tanındığı ve nazikçe kabul edildiği bir iç dünya... Böyle bir alan yaratmak, günümüzün hızlı, gürültülü ve taleplerle dolu yaşamında pek çoğumuz için zorlayıcı hale geldi. İşte tam da bu noktada örgü örmek, sadece el işi değil, aynı zamanda psikolojik rahatlama için güçlü bir araç olarak öne çıkıyor. Özellikle meditatif örgü pratiği, bireyin zihinsel karmaşadan uzaklaşarak içsel dengeye ulaşmasına yardımcı oluyor.


Örgü ve Meditasyon: Sessizliğin Ritmi


Meditasyon, zihni anda tutma, dikkati tek bir noktaya yöneltme ve düşünceleri gözlemleme pratiğidir. Bu tanım, kulağa oturularak yapılan nefes egzersizlerini çağrıştırsa da, aslında birçok farklı formda olabilir. İşte örgüyle terapi, tam da bu alternatif meditasyon biçimlerinden biridir. İlmek ilmek örmek, tıpkı nefes almak gibi ritmiktir; tekrar eden hareketler zihni sakinleştirir, düşünceleri yavaşlatır ve bir akış deneyimi yaratır.


Psikolog Mihaly Csikszentmihalyi, bu durumu “flow” (akış) olarak tanımlar. Bu hâlde kişi, zaman ve mekân algısını yitirir, yaptığı işe tam olarak odaklanır ve içsel huzur hisseder (Csikszentmihalyi, 1990). Örgü örerken de benzer bir durum yaşanır: Dikkatin ilmeklerde olması, geçmişin yükünü ve geleceğin kaygısını geçici olarak susturur. O anda sadece ip, şiş ve kalbiniz vardır.


Beynin Sinir Sistemine Etkisi: Bilim Ne Diyor?


Harvard Medical School’un yayımladığı bir çalışmada, örgü örmenin kalp atış hızını düşürdüğü, kan basıncını düzenlediği ve stres hormonlarını azalttığı belirtilmiştir (Harvard Health, 2015). Bu da örgü örmenin, parasempatik sinir sistemini aktive ettiğini gösterir. Yani bedenimizi “savaş ya da kaç” modundan çıkarıp, “dinlen ve iyileş” moduna geçirir.


Bir başka önemli araştırma, Britanya'da Knit for Peace adlı bir kuruluş tarafından yürütülmüştür. 1000'den fazla örgü örücüsünün katıldığı bu çalışmada şu sonuçlara ulaşılmıştır:


  • Katılımcıların %81’i örgü örmenin stresi azalttığını,

  • %68’i depresif duygularını hafiflettiğini,

  • %92’si ise örgü sayesinde daha sakin ve dengeli hissettiklerini bildirmiştir (Knit for Peace, 2019).


Bu veriler, örgüyle stres azaltma sürecinin sadece bir algı değil; bilimsel olarak da desteklenen bir gerçek olduğunu gösteriyor.


Farkındalıkla İlmek Atmak: Mindfulness ve El İşleri


Mindfulness, anın içinde kalma ve olan biteni yargılamadan fark etme pratiğidir. Örgü örmek ise bu pratiği günlük hayata kolayca entegre etmenin mükemmel yollarından biridir. Her bir ilmekte ne yaptığını fark ederek örmek, sadece sonuç odaklı değil; süreç odaklı olmayı da öğretir.


  • Örerken ipin dokusuna dikkat etmek,

  • Renk geçişlerini bilinçli fark etmek,

  • Motif oluştururken nefese eşlik etmek…


Bu detaylar, örgüyü sadece bir üretim süreci olmaktan çıkarır; duygusal farkındalıkla yapılan bir öz bakım pratiğine dönüştürür. Mindfulness ve el işleri birlikte uygulandığında hem zihni dinlendirir hem duyguları regüle eder.


Duygusal Yükleri Hafifletmenin Yolu


Duygular bastırıldığında ya da görmezden gelindiğinde, zihinsel yük artar. Özellikle kaygı, öfke, içsel boşluk gibi duygular ifade edilmedikçe birikir ve zamanla bedensel rahatsızlıklar olarak kendini gösterebilir. Duygu günlüğü nasıl tutulur? sorusunun bir alternatifi olan örgüyle duygu günlüğü, bu bastırılmış duygulara yumuşak bir çıkış sağlar.


Bir ilmeğe öfkeni bırakabilirsin. Bir başka renge özlemini ilmekleyebilirsin. Belki de gri bir sırada kaygını somutlaştırırsın. Bu süreç, yalnızca bir hobi değil; aynı zamanda bir içsel boşaltım mekanizmasıdır. Her satır, fark edilmemiş bir duygunun adım adım görünür hale gelmesidir.


Yavaşlamak, Derinleşmek ve Kendinle Kalmak


Modern yaşam bizden hep daha hızlı olmamızı isterken, örgü tam tersine davet eder: Yavaşla. Derinleş. Kendinle kal. Bu yüzden örgü, hem bedensel hem de ruhsal yavaşlamayı teşvik eder. Bu yavaşlık, içsel sesimizi duymak için ihtiyaç duyduğumuz alanı açar.


Örgüyle geçirilen bu zaman dilimi aynı zamanda kendinle buluştuğun, öz bakım uyguladığın, duygularını dinlediğin bir terapötik alana dönüşür. Her satırda biraz daha yumuşarsın. Her motifte biraz daha çözülür içindeki düğüm.


Yalnız Değilsin: Kolektif İyileşme


Örgü, bireysel olduğu kadar kolektif de bir deneyimdir. Özellikle atölyelerde, grup terapilerinde ya da sosyal projelerde ortak örülen motifler, kişiler arasında bir bağ kurar. Ortak bir amaç etrafında ilmek atan bireyler, hem üretmenin hem paylaşmanın iyileştirici etkisini yaşar. Bu da sosyal destek duygusunu artırarak, yalnızlık hissini azaltır.


Sonuç olarak, örgü örmek sadece bir hobi değil; bedeni ve zihni dinginleştiren, duyguları ifade etmeye alan açan, kendinle şefkatli bir bağ kurmanı sağlayan bir öz bakım pratiğidir. Her ilmek, bir nefes gibi. Her motif, bir duygunun taşıyıcısı. Her renk, içinden geçenin görünür hali. Yani örgü, kelimelerin yetmediği yerde konuşan bir dil… Ve bu dili konuşmayı öğrenmek, her bireyin kendi içsel iyiliğine attığı güçlü bir adımdır.


Kendine Ait Bir Duygu Örgüsü Yarat: Uygulama Tavsiyeleri


Yaratıcılık, sadece resim yapmak ya da müzik bestelemekle sınırlı değildir. Bazen bir iplik ve tığ ile de duygularımızı sanatın diliyle dışa vurabiliriz. Örgü örmek, zihinsel ve duygusal enerjimizi dönüştürerek, kişisel bir anlatım biçimi haline gelir. İlmekler sadece bir desen değil; içsel dünyamızın renklerini, dokularını, inişli çıkışlı duygularını temsil eder.


Duyguların Rengi, İlmeklerin Ritmi


Psikolojide yaratıcı ifade, duygusal regülasyonun önemli bir yolu olarak görülür. Renk seçimi, kullanılan teknik, iplik kalınlığı ve örülen motifler; hepsi bilinçdışı süreçlerimizle bağlantılıdır. Örneğin, bir kişi huzursuzluk döneminde koyu renkli, sıkı örgüler tercih ederken; içsel bir rahatlama dönemi yaşayan bireyler açık renkli, bol ve gevşek dokulara yönelebilir. Bu durum, duyguların iplikle görünür hâle gelmesidir.


Araştırmalar, yaratıcı faaliyetlerde bulunan bireylerin depresyon, kaygı ve stres düzeylerinin anlamlı şekilde azaldığını göstermektedir. 2010 yılında yapılan bir çalışmada, el işi yapan bireylerin %76’sı, örgü örmenin onları daha sakin, odaklı ve mutlu hissettirdiğini ifade etmiştir.


Her İlmekte Sanat, Her İlmekte Sen Varsın


Örgüyle yaratmak, aynı zamanda bir varlık gösterme biçimidir. Tıpkı bir sanatçının fırça darbeleri gibi, örgüdeki her ilmek bir içsel yansıma taşır. Bu ifade biçimi, dışarıdan bakıldığında basit bir kazak ya da atkı olabilir; ama örerken hissedilenler, seçilen desenler ve eklenen dokunuşlar örgüyü kişisel bir sanat eserine dönüştürür.


Bazı kişiler duygularını yazıya dökemez; ama elleriyle anlatabilir. Bu noktada örgü ile duygu günlüğü tutmak devreye girer. Birey, ördüğü her parçaya günün ruh halini, dile getiremediği duyguları ve bastırılmış düşünceleri kodlar. Her örgü parçası, bir tür görsel mektuba dönüşür.


“İplikle Resim Yapmak” Olarak Örgü


Yaratıcı yazarlıkta “otomatik yazım” nasıl bilinç akışının doğal bir ifadesiyse, örgüde de benzer bir süreç vardır. İplikler, zihnin çağrışımlarına göre şekil alır. Bu nedenle bazı psikologlar, örgüyü “iplikle resim yapmak” olarak tanımlar. Bir renk patlaması, bir asimetrik desen ya da alışılmadık bir iplik seçimi, bilinçdışında çözülmek isteyen bir duygunun dışavurumudur.


Ayrıca bazı atölyelerde uygulanan renk odaklı örgü terapisi, danışanların duygusal durumlarını analiz etmede yardımcı olur. Örneğin, kırmızı tonlarını sık kullanan biri, bastırılmış öfke ya da enerji yoğunluğu taşıyor olabilirken; mavi ve yeşil tonlarını tercih edenlerde huzur ve denge arayışı ön plana çıkabilir. Bu sayede örgüyle sadece yaratmıyor, aynı zamanda iç dünyamıza da ayna tutuyoruz.


Kendi Sanatını Üretmek, Kendi Hikâyeni Yazmak


Kendi çizdiğin şemayı örmek, kendi desenini tasarlamak ya da hiçbir örneğe bakmadan içinden geldiği gibi ilmek atmak… Bunların hepsi, bireyin özgünlüğünü ortaya koyma sürecidir. Kendi desenini yaratmak, sadece teknik bir beceri değil; aynı zamanda özgüven, bağımsızlık ve kimlik gelişimiyle doğrudan ilişkilidir.

Örgü örerek yapılan bir şal, belki annenle olan ilişkini anlatır. İlmek ilmek ördüğün bir battaniye, belki geçmişte yaşadığın bir kaybı sarma biçimindir. Bunlar sessiz ama güçlü anlatılardır. Ve en güzeli, bu anlatılar sana ait olduğu sürece değerlidir.


Sonuç: Yaratıcılıkla Kendine Şefkat Göster


Örgü ile duygu günlüğü, sıradan bir hobi değil; bir öz bakım ve şefkat pratiğidir. Her ilmekte kendinize zaman ayırır, duygularınızı onurlandırırsınız. Yazının başındaki gibi söyleyelim:


“Her renk bir duyguyu fısıldar bize… Sarıyla başlarsın mesela; içindeki umudu, güneşi, neşeyi ilmeklersin. Maviye geçersin… bir anda sakinleşir dünya. Huzurla örersin sessizliğini. Sonra kırmızı… tutku, sevgi, belki de özlem. Renkler sadece ip değil; hislerini, anılarını taşıyan sessiz kelimelerdir. Örerken fark etmezsin ama… her ilmekte biraz daha kendini tamamlarsın. Çünkü bazen kelimeler yetmez… ama renkler anlatır. Sen ördükçe duyguların görünür olur, şekil alır, iyileşir.”


İşte bu satırlar, bu blog yazısının kalbinde yer almalı. Belki bir başlangıç cümlesi olarak değil ama yazının ortasında, “duygular örülerek görünür hâle gelir” temasının derinliğini anlatan bir şiir gibi… Çünkü bu yazı, duygulara ilmek atanların sesi olacak.


















KAYNAKÇA
Corkhill, B. ve ark. (2014). Knitting and well-being. Textile.
Kaimal, G. ve ark. (2016). Art making reduces cortisol levels. Art Therapy.
Harvard Health Publishing. (2021). Why crafting is good for mental health.
Csikszentmihalyi, M. (1990). Flow: The Psychology of Optimal Experience.
Burns, E. E. & De Fazio, A. (2020). Journaling and mental health.
Pöllänen, S. (2015). Textile Crafts and Well-Being. Journal of Leisure Research.

Yorumlar


bottom of page