ÖRGÜ VE DUYGU GÜNLÜĞÜ: YARATICILIKLA KENDİNİ İFADE ETMENİN YOLU
- WellKnit
- 29 Tem
- 10 dakikada okunur
Her birimiz gün içinde onlarca duygudan geçeriz. Sabah bir umutla uyanır, gün içinde bir haberle kaygılanır, akşam bir arkadaş mesajıyla mutlu olabiliriz. Ancak çoğu zaman bu duygular zihnimizin arka planında kalır. Fark edilmez, bastırılır, unutulur ya da yanlış yönlendirilir. Oysa fark edilmemiş bir duygu, zamanla zihinsel yük hâline gelir. İşte bu noktada duyguların fark edilmesi, tanınması ve güvenli bir şekilde dışa vurulması ruh sağlığımız açısından hayati önem taşır. Peki, örgü ve duygu günlüğü tutma, yaratıcı duygusal iyileşme arasındaki bağlantılar neler olabilir?
Duygularımızı Neden Günlük Tutarak İfade Etmeliyiz?
Duygular, yalnızca geçici hisler değil; bedenimizle ve zihnimizle sıkı sıkıya bağlantılı, kökleri geçmiş yaşantılarımıza dayanan derin içsel mesajlardır.
Psikolojide bu süreç duygusal farkındalık olarak adlandırılır. Duygusal farkındalığı yüksek bireyler, içsel dünyalarını daha iyi tanır, tepkilerini daha bilinçli yönetebilir ve ilişkilerinde daha sağlıklı iletişim kurarlar (Goleman, 1995).
İşte bu farkındalığı geliştirmek için en etkili yollardan biri: duygu günlüğü tutmaktır.
Yazmak neden bu kadar güçlü?
Kâğıda dökülen bir cümle, zihinde dönüp duran onlarca düşüncenin sadeleştirilmiş halidir. Yazmak, düşünceyi somutlaştırır; ona bir şekil, bir sınır ve bir anlam kazandırır. Özellikle duygular söz konusu olduğunda yazmak, onları adlandırmak, kabul etmek ve regüle etmek için etkili bir araçtır.
Amerikalı psikolog James Pennebaker’ın yaptığı uzun soluklu çalışmalarda, düzenli duygu günlüğü tutan bireylerin bağışıklık sistemlerinin daha güçlü olduğu, depresyon ve anksiyete belirtilerinin azaldığı gösterilmiştir. Pennebaker, özellikle bastırılmış duyguların ifade edilmesinin, psikolojik rahatlama ve bedensel iyileşmeyi desteklediğini belirtir (Pennebaker, 1997).
Ancak bazı duygular vardır ki kelimelere sığmaz…
Yazmak yerine örmek ne kazandırır?
Bazen insan ne hissettiğini bilmez, bazen de bilir ama anlatamaz. İçindeki sıkışıklığı ifade edecek bir sözcük bulamazsın. İşte bu anlarda yazmak yetersiz kalabilir. Çünkü bazı duygular konuşulmaz, yazılmaz; sadece hissedilir.
İşte bu yüzden, yaratıcı duygu günlüğü fikirleri arasında yazı dışı yöntemler gitgide önem kazanmaktadır. Bunların başında da örgüyle terapi gelir. Örgü örmek, sadece bir hobi değil; aynı zamanda bir ifade biçimidir. Renklerin, motiflerin, dokuların dili vardır. Her ilmek, bir duygunun sessiz çığlığı ya da huzurlu nefesidir.
Örgüyle duygularını ifade etmek, özellikle kelimelere dökülmesi zor olan duygularla baş etmek için benzersiz bir yoldur. Elinizdeki ipliğe, o gün hissettiğiniz duygunun rengini verirsiniz. Kaygılıysanız griyi seçersiniz. Huzurluysanız mavi. Her gün birkaç ilmek örerek, duygularınıza alan açarsınız. Kelimelere dökemediğiniz içsel karmaşayı, motiflerle dışa vurursunuz.
Bu süreç, hem zihinsel hem duygusal rahatlama sağlar. Aynı zamanda mindfulness ve el işleri pratiğini bir araya getirir. Yani farkında olarak, anda kalarak yapılan el emeği ile zihnin dinginleşmesini destekler.
Yazılı günlük ve Örülü günlük Arasındaki Fark
Özellik | Yazılı Günlük | Örgü Günlüğü |
Temsil Aracı | Kelime | Renk, desen, doku |
İfade Şekli | Doğrudan (duygu anlatımı) | Dolaylı (duyguyu yansıtma) |
Zihinsel Etki | Netleştirme, iç görü | Meditatif rahatlama, ifade özgürlüğü |
Fiziksel Yansıma | Yazı (soyut) | Somut bir nesne (atkı, pano, battaniye) |
Terapiye Katkısı | Duygu tanıma ve anlama | Duygu düzenleme, odaklanma, kendilik |
Yazı yazarken kendinizi ifade edersiniz. Örgü örerken ise içinizdeki duyguyu adeta bir tuvale yansıtır gibi dışa çıkarırsınız. Üstelik ortaya çıkan her örgü parçası, sizin iç dünyanızı taşıyan eşsiz bir hatıraya dönüşür.
Duygu günlüğü neden süreklilik gerektirir?
Duygusal farkındalık tek seferlik bir fark etme anı değil; sürdürülebilir bir içsel alışkanlıktır. Tıpkı fiziksel olarak formda kalmak için düzenli egzersiz yapmamız gerektiği gibi, duygusal olarak da sağlıklı kalmak için hislerimizi düzenli olarak gözlemlemeli ve ifade etmeliyiz.
Bu nedenle ister yazılı ister örülü olsun, duygu günlüğü tutmak bir öz bakım pratiğine dönüşmelidir. Özellikle psikolojik rahatlama için örgü günlüğü, düzenli yapıldığında hem yaratıcı hem de iyileştirici bir ritüele dönüşür.
Örgüyle Duygu Günlüğü Tutmak Ne Demek?

Duygular genellikle sessizdir. Bazen içimizde dolanır durur, bazen ise tüm gün zihnimizi meşgul eder ama bir türlü somutlaştırılamaz. Kelimelere dökmekte zorlandığımız bu duygular, çoğu zaman bastırılır ya da göz ardı edilir. Oysa her duygu, görünmek ve anlaşılmak ister. İşte burada devreye alternatif ifade yolları girer. Örgüyle duygu günlüğü de tam olarak bu ihtiyaca cevap veren yaratıcı ve şefkatli bir yöntemdir.
Kavramsal Tanım: Duyguları Renk, Desen ve Doku ile Anlatmak
Örgüyle duygu günlüğü, klasik yazılı günlüklerin renkli ve yaratıcı bir versiyonudur. Ancak burada kullanılan araçlar kalem ve defter değil; ip, şiş, renkler ve ilmeklerdir. Her renk bir duyguyu, her motif bir ruh hâlini, her doku bir yaşantıyı temsil eder. Yani bu günlük, sadece duyguların anlatıldığı değil; aynı zamanda örülerek hissettirilip şekillendirildiği bir süreçtir.
Bu yöntem; “duygularımı nasıl örgüyle ifade edebilirim?” sorusuna hem yaratıcı hem de şefkatli bir cevap sunar. Örneğin:
Güne huzurla başladıysan, o günü mavi tonlarında düz örgüyle ifade edebilirsin.
Yoğun bir gün yaşadıysan, kırmızı iplikle birkaç sıra sıkı ilmek atabilirsin.
Kararsız ve dağınık hissettiğinde, değişken motifler ve karışık renk geçişleri kullanabilirsin.
Her bir örgü parçası, sana özel duygusal bir kodlama sistemi gibi çalışır. Zamanla bu parçalar bir araya gelerek senin içsel dünyanı temsil eden benzersiz bir anlatıya dönüşür.
Psikolojik Altyapısı: Terapötik Etkiler
Örgüyle duygu günlüğü tutmanın arkasında güçlü psikolojik temeller vardır. Bu süreç, hem duygusal ifade hem de duygusal düzenleme açısından oldukça etkilidir. Psikolojide bu tür yaratıcı ifade yöntemleri “sanatla terapi” ya da “yaratıcı sanat terapileri” başlığı altında incelenir. Bu yöntemler; bireyin içsel deneyimlerini yaratıcı yollarla dışa vurmasını sağlayarak, ruhsal bütünlüğü destekler.
Örgüyle terapi, özellikle duyguların doğrudan ifade edilmesinin zor olduğu durumlarda rahatlatıcı bir köprü görevi görür. Travma, kayıp, stres ya da içsel karmaşa yaşayan bireyler için bu tür sessiz ama güçlü ifade yolları, güvenli bir çıkış sağlar.
Araştırmalar, özellikle el emeğine dayalı, tekrarlayan, ritmik aktivitelerin (örneğin örgü, tığ işi, nakış gibi) beyindeki stres merkezlerini sakinleştirdiğini ve parasempatik sinir sistemini aktive ettiğini ortaya koymuştur (Knit for Peace, 2019; Corkhill et al., 2014). Bu da örgüyü hem zihinsel hem bedensel düzeyde terapötik bir etkinlik haline getirir.
Renklerin Psikolojisiyle Derinleşen Anlatım
Renkler, duyguların en eski anlatım araçlarındandır. Her bir rengin psikolojik etkisi farklıdır. Örneğin:
Sarı, içsel neşeyi ve canlılığı temsil eder.
Mavi, huzuru ve dinginliği çağrıştırır.
Kırmızı, tutku, enerji ve bazen öfkeyi simgeler.
Gri, belirsizlik ve içe kapanıklıkla ilişkilidir.
Yeşil, umut ve yenilenmenin rengidir.
Bu renkleri örgüde bilinçli bir şekilde kullanmak, bireyin kendi duygularına hem mesafe hem yakınlık kurmasına yardımcı olur. Duygulara dokunur, onları iplikle işler, her bir ilmeğe içsel bir anlam yükleriz. Bu nedenle örgü ile duygu günlüğü tutmak, aynı zamanda bir “renkli öz farkındalık pratiği”dir.
Neden Yazmak Yerine Örmek?
Bazı bireyler için yazı yazmak oldukça zorlayıcı olabilir. Özellikle çocukluk travmaları, bastırılmış duygular ya da anlatılamayan yaşantılar söz konusu olduğunda, yazmak tetikleyici olabilir. Bu tür durumlarda örgü, daha güvenli bir ifade alanı yaratır.
Örgü örerken duygu, sözcüğe dönüşmeden doğrudan somutlaşır. Kelimelerden bağımsız bir anlatım alanı sunar. Üstelik bu ifade, sadece birey için değil; isterse çevresindekilerle paylaşılabilir, anlatılabilir ya da gizli tutulabilir. Yani örgüyle tutulan duygu günlüğü hem içsel hem sosyal bir iletişim köprüsüdür.
Örgü ile Duygu Günlüğü Nasıl Tutulur?
Bir duygu günlüğü örmek için şu adımları takip edebilirsiniz:
1. Duygu Renk Skalası Oluşturun
Hangi duyguyu hangi renk temsil edecek? Örneğin:
Sarı: Neşe, umut
Mavi: Huzur, yalnızlık
Kırmızı: Sevgi, özlem
Gri: Kaygı, kararsızlık
Yeşil: Yenilenme, umut
2. Günlük Ya Da Hissettiğinizde İlmek Atın
Her gün bir kaç dakika ayırarak o gün baskın olan duygunuzu belirleyin ve o renkle bir satır ya da motif örün. Bunu örneğin bir atkı, battaniye ya da duvar panosunda toplayabilirsiniz.
3. Motiflerle Şekil Verin
Sadece renk değil, motif de duygu taşıyabilir. Kalp şekli, sarmal, zigzag, düz ilmek… Her biri farklı anlamlar taşıyabilir. Kendi duygu-motif sözlüğünüzü oluşturabilirsiniz.
Bu süreç duygularımı nasıl örgüyle ifade edebilirim sorusunun kişisel cevabını oluşturmanıza yardımcı olur.
Örnekler: İlmek İlmek Duygular
Bir kullanıcı şu şekilde duygu günlüğü oluşturmuş olabilir:
Pazartesi: Kaygılı hissetti, gri tonlarla küçük bir kare motif ördü.
Salı: Arkadaşlarıyla güzel vakit geçirdi, sarı renkli düz ilmekli bir satır ekledi.
Çarşamba: İçine kapanık hissetti, mavi iplikle spiral desen çalıştı.
“Bugün kendimi nasıl hissettim?” sorusunun cevabını her gün bir ilmekle verin. Böylece zaman içinde yaratıcı duygu günlüğü fikirleri ile dolu renkli ve anlamlı bir örgü eseri ortaya çıkar.
Neden Örgü? Meditasyon, Farkındalık ve Duygusal Rahatlama
Duyguların bastırıldığı değil, tanındığı ve nazikçe kabul edildiği bir iç dünya... Böyle bir alan yaratmak, günümüzün hızlı, gürültülü ve taleplerle dolu yaşamında pek çoğumuz için zorlayıcı hale geldi. İşte tam da bu noktada örgü örmek, sadece el işi değil, aynı zamanda psikolojik rahatlama için güçlü bir araç olarak öne çıkıyor. Özellikle meditatif örgü pratiği, bireyin zihinsel karmaşadan uzaklaşarak içsel dengeye ulaşmasına yardımcı oluyor.
Örgü ve Meditasyon: Sessizliğin Ritmi
Meditasyon, zihni anda tutma, dikkati tek bir noktaya yöneltme ve düşünceleri gözlemleme pratiğidir. Bu tanım, kulağa oturularak yapılan nefes egzersizlerini çağrıştırsa da, aslında birçok farklı formda olabilir. İşte örgüyle terapi, tam da bu alternatif meditasyon biçimlerinden biridir. İlmek ilmek örmek, tıpkı nefes almak gibi ritmiktir; tekrar eden hareketler zihni sakinleştirir, düşünceleri yavaşlatır ve bir akış deneyimi yaratır.
Psikolog Mihaly Csikszentmihalyi, bu durumu “flow” (akış) olarak tanımlar. Bu hâlde kişi, zaman ve mekân algısını yitirir, yaptığı işe tam olarak odaklanır ve içsel huzur hisseder (Csikszentmihalyi, 1990). Örgü örerken de benzer bir durum yaşanır: Dikkatin ilmeklerde olması, geçmişin yükünü ve geleceğin kaygısını geçici olarak susturur. O anda sadece ip, şiş ve kalbiniz vardır.
Beynin Sinir Sistemine Etkisi: Bilim Ne Diyor?
Harvard Medical School’un yayımladığı bir çalışmada, örgü örmenin kalp atış hızını düşürdüğü, kan basıncını düzenlediği ve stres hormonlarını azalttığı belirtilmiştir (Harvard Health, 2015). Bu da örgü örmenin, parasempatik sinir sistemini aktive ettiğini gösterir. Yani bedenimizi “savaş ya da kaç” modundan çıkarıp, “dinlen ve iyileş” moduna geçirir.
Bir başka önemli araştırma, Britanya'da Knit for Peace adlı bir kuruluş tarafından yürütülmüştür. 1000'den fazla örgü örücüsünün katıldığı bu çalışmada şu sonuçlara ulaşılmıştır:
Katılımcıların %81’i örgü örmenin stresi azalttığını,
%68’i depresif duygularını hafiflettiğini,
%92’si ise örgü sayesinde daha sakin ve dengeli hissettiklerini bildirmiştir (Knit for Peace, 2019).
Bu veriler, örgüyle stres azaltma sürecinin sadece bir algı değil; bilimsel olarak da desteklenen bir gerçek olduğunu gösteriyor.
Farkındalıkla İlmek Atmak: Mindfulness ve El İşleri
Mindfulness, anın içinde kalma ve olan biteni yargılamadan fark etme pratiğidir. Örgü örmek ise bu pratiği günlük hayata kolayca entegre etmenin mükemmel yollarından biridir. Her bir ilmekte ne yaptığını fark ederek örmek, sadece sonuç odaklı değil; süreç odaklı olmayı da öğretir.
Örerken ipin dokusuna dikkat etmek,
Renk geçişlerini bilinçli fark etmek,
Motif oluştururken nefese eşlik etmek…
Yorumlar